18 Ağustos 2015 Salı

Adet Görme



Adet görme, kadın genital organları: yumurtalıklar, fallop borusu denilen yumurtalıklara giden kanal, rahim, vajina ve vulvadan oluşur. Yumurtalıklar, yumurtaları üretir ve korurlar. Ayrıca kadınlık hormonunu hazırlar ve kana verirler. Adet görme olayı, ortalama 28 günlük periyodlarda oluşur. Bu olay bir yumurtanın yumurtalıktan Fallop kanalına doğru atılması ile başlar ve takriben iki hafta zarfında, bu yumurtayı koruyabilecek ve besleyebilecek değişikliklere uğrayan rahime ulaşır. Bu yumurtanın rahimde kalıp hayat bulabilmesi ancak bir aşılama olayının olması ile mümkündür. Bu esnada rahim hafifçe şişer ve iç duvarını kaplayan zarımsı tabaka kalınlaşır. Bu durumdaki rahmin kanlanması oldukça artar ve rahme ait bezlerden özel bir mukoza salgılanır. Bu değişiklikler aşılanmış yumurtaya yer hazırlamak amacıyla oluşur. Yumurta aşılanmadığı takdirde bu yumurta ile beraber rahmin iç duvarında oluşmuş zarımsı tabaka, mukoza ve kan dışarıya doğru atılmaya başlar. İşte bu kanamalı devreye aybaşı akıntısı veya kanaması adı verilir. Bu devre genelde 6 gün devam etmekle beraber, her kadında değişkenlik gösterebilir. Bu arada adet çarkı da yine 25 ilâ 30 günlük bir süre içinde meydana gelir.

Adet Döngüsü Niçin Olur?

Adet döngüsü doğal olarak ve devamlı kadını gebeliğe hazır bir halde tutar. Buluğdan adet kesimine kadar olağandışı bir durum olmadığı takdirde düzenli devam eder. Kadın genital organlarında sürekli hayati öneme sahip olaylar olur. Bütün değişiklikler dünyaya gelecek çocuk için bir çeşit yer ve besin hazırlama amacı güder. Yumurta aşılandığı takdirde, yumuşak, rahat, gıda bakımından gayet zengin bir ortama girerek, şaşırtıcı değişiklik ve gelişmeler göstermeye başlar. Fakat çoğu zaman aşılanma olmaz, rahimde herhangi bir yerleşme oluşmaz ve gebeliğin sürmesi için oluşmuş diğer değişikliklerle beraber yumurta dışarı atılır ve bu adet döngüsü periyodik olarak devam eder.

Adet Evreleri Nelerdir

Adet devrinin birbirinden ayrı 3 evresi vardır. Bunlardan birincisine yumurta öncesi evresi denir. Adet birinci gününden başlar, iki hafta devam eder. Önce beyinin orta kısmında bulunan hipofiz guddesi bir hormon salgılayarak yumurtalıkta (Graaf folikülü) denilen ve kabarcığa benzeyen bir cisimcik meydana getirir. Her Graaf folikülü bir yumurta içerir. Genellikle bir devrede sadece bir tek folikül olgunlaşır ve hipofizin salgıladığı hormonunun etkisi altında içi bir sıvı ile dolar ardından foliküler hormon denilen hormonun salgısı başlar. Bu hormonun etkisiyle rahmin iç duvarında değişiklikler meydana gelir. Rahim gittikçe kalınlaşır ve yukarda bahsi geçen gelişmelere uğrar. Bu sırada Graaf folikülü gittikçe yumurtalığın duvarına yaklaşır ve nihayet yırtılarak yumurta dışarı çıkar. Karın boşluğuna doğru atılan bu yumurta, Fallop tüpü denilen ve yumurtalıkla rahim arasında birleşme görevi gören borunun yumurtalığa yakın ucunda bulunan huni biçimindeki delikten kanala girer. Yumurtanın yumurtalıktan çıkıp fallop borusuna girişine kadar geçen zamana yumurtlama müddeti (ovulasyon) adı verilir. Bu zaman son aybaşının birinci gününden hesaplanarak, adet devrinin 10 ila 16 ncı günü arasına denk gelir. İkinci evre yumurta sonrası evresi adını taşır. Bu evre takriben 10 gün sürer. Patlamış olan Graaf folikülünde bu esnada yeni bir iç salgı dokusu meydana gelir. Bu yeni oluşan dokuya Corpus luteum(sarı cisim) adı verilir. Sarı cisim progesteron veya sarı cisim hormonu denilen bir hormon meydana getirerek etkisini gösterir. Bu etki altında rahmin kanlanması çoğalır, rahimdeki bezlerin ifrazatı artar ve özel bir mukozamsı salgı meydana gelir. Böylece rahim aşılanmış yumurtayı alıp koruyabilecek bir özellik kazanır. Yumurta aşılanmamış olduğu takdirde aybaşı akıntısı olur. Bu, adet devrinin üçüncü evresi, yani kanama evresidir. Aşılanmamış yumurta rahime geldiği anda sarı cisim hormon salgısını azaltır. Bir kaç gün sonra rahmin iç duvarında oluşan zarımsı tabaka ayrılmaya başlar. Kan damarları büzülür ve rahim bezleri çalışmaz. Başlayan kanama 3 ila 6 gün sürer. Kanamanın başlaması ile beraber sonraki adet hazırlıkları, yani bu olayın tekrarı başlar. Değerli arkadaşlar bugün sizlere adet döngüsü ile ilgili bazı bilgiler verdik.  Hoşçakalın.



Devamını Oku »

11 Ağustos 2015 Salı

Seks Yogası

Seks Yogası Budizm ve Taoculuk

Seks Yogası başta Zen Budizm ve Taoculuk olmak üzere Hint ve Çin felsefe ve dinlerinin bir yorumcusu olarak büyük ün yapmış olan Watts Deney onu gösteriyor ki diyor, cinsel birleşme, zevk ve haz konusundaki beklentilere ne yeterli bir karşılık verebiliyor, ne de kadınla erkek arasında tam anlamıyla doyurucu bir ilişkiyi gerçekleştirebiliyor. Tek yapabildiği şey daha da büyük bir açlık, daha da amansız bir istekle bir kez daha, bir kez daha peşinden koşturacak kadar vaat ettiği zevkin azıcığını tadımlık olarak vermekten öte bir şey olmuyor. Hep bildiğimiz gibi oyun çok kez daha başlamadan bitiyor. Geriye kalansa beklentilerin gerçekleşememesinden gelen düş kırıklığı, gönül kırıklığı. Neden cinsel yaşantımız beklentilerimizin altında kalıyor? Neden verebileceklerinin tümünü alamıyoruz seksten? Çünkü her zaman acelesi, telaşı olan, her zaman bir şeyler elde etmek, bir şeyler kanıtlamak, bir şeyler başarmak çabası içinde olan bizler için, hiç acele etmeden, hiç telaş etmeden, karşılıksız ve emeksiz alınabilecek bir şey olabileceğine inanmak güçtür seks yogası asıl amacı

Seks Yogası Zevk ve Haz

Seks yogası zevk ve haz duymakla zevk ve haz duyma umuduyla birtakım girişimler içinde olma arasındaki büyük farkı göremiyoruz. Çabayla, zorla, parayla dünyanın en güzel kızıyla ya da en yakışıklı delikanlısıyla yatağa girmeyi başarabilirsiniz belki. Ama seks yogası asıl amacı haz duymaya gelince bu ilişkiden beklediğiniz yoğun, olağanüstü haz ve zevki, olağanüstü doyum ve mutluluğu elde edebilmeniz çabayla, zorla ya da parayla olabilecek bir şey değildir. En güçlü cinsel uyarılar bile bazen sizi buz gibi duygusuz bırakmış olabilir. Seks yogası, zevk almayı istemek başka bir şey, zevk almaksa bir başka şeydir kuşkusuz. Zevki zorla koparıp alamazsınız, tam tersine zevk alma istek ve telaşının yaratacağı gerginlik zevk ve hazzın kaynağını, çeşmesini kurutur. Zevk alma istek ve telaşından gelen gerginlik de içinde olmak üzere her türlü gerginlik yok edilip huzurlu ve rahatlatıcı bir ortam sağlanmadıkça elde edeceğiniz şey zevk ve haz değil, onun değersiz bir taklididir, düş kırıklığından, beklentilerinizin boşa çıkmasından gelen gönül kırıklığıdır.

Seks Yogası Zevk Almak

Seks yogası zevk almanın bir çaba, bir emek karşılığı olamayacağını iyice belirtmek için Zevk almak bir bağıştır, bir lütuftur, bir kutsanmışlıktır, diyor Watts ve bu sözleri birçok kez yineliyor yazısında. Burada hemen şunu söylemeliyiz. Seks yogası her türlü gerginliği yok edecek bir gevşeme sağlamaktan, zihni ve duyuları olabildiğince açarak en alıcı duruma getirmekten filan söz etmek kolay da, bunları gerçekleştirmek söylendiği kadar kolay şeyler değil. Bir de şu var: Böyle bir ruhsal durumu gerçekleştirmeye çalışıp çabaladığımız zaman zevk ve hazzı çabayla, zorlamayla elde etme yanılgısına biraz dolambaçlı olarak bir başka yoldan geri dönmüş olmuyor muyuz ? Seks yogası makalemizin sonuna geldik umarım faydalı olmuştur.
Devamını Oku »

4 Ağustos 2015 Salı

Kısırlaştırma

Kısırlaştırma Ameliyatlarının Dünyada Hukuki Zemini

Dünyanın birçok ülkesinde kısırlaştırma ameliyatları yasalara aykırı değildir. Bununla birlikte, aralarında hekimler de bulunan birçok kişi bu tür ameliyatların yapılmasına türlü nedenlerden dolayı karşıdırlar ve bunu kanunsuz bir işlem olarak nitelerler. İngiltere'de, Tıbbî Savunma Birliği adındaki bir kuruluş, kısırlaştırmayı öğütleyen propaganda kampanyasına başlamadan önce, işlemin kanunî olup olmadığı konusunda Adalet Bakanlığının kararına başvurmuştur. Verilen karar, ister tedavi nedeniyle, ister kalıtımsal nedenlerle, isterse başka bir nedenle yapılsın kısırlaştırma ameliyatlarının kanunsuz olmadığı yolundadır. Ancak kısırlaştırılacak kimsenin bu işleme tam anlamıyla rıza göstermesi kesinlikle gerekmektedir. Bu nedenle de, kısırlaştırma ameliyatı yapılmadan önce ameliyat olmak isteyen kişinin bir «kabul» ya da izin» belgesi imzalaması öngörülmektedir. Hatta İngiltere ve A. B. D.'de bu ameliyatları yapan jinekolog ve cerrahların çoğu belgenin her iki eş tarafında da imzalanmasını şart koşmaktadırlar.

Toplumun Kısırlaştırma Ameliyatlarına Bakışı


Kısırlaştırmanın tehlikesiz ve güvenilir bir doğum kontrolü yöntemi olarak benimsenmesi gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. İngiltere'de, Kraliyet Nüfus Planlaması Komisyonu tarafından 1949 yılında «tehlikesiz ve güvenilir» bir doğum kontrolü yöntemi olarak kabul edilmiş, «döllenme ihtimalini azalttığı ya da tamamen yok ettiği halde cinsel birleşmeyi mümkün kılmak amacıyla uygulanan her türlü yöntem »den biri olarak ilân edilmiştir. Son yıllarda erkeklerin kısırlaştırılmasına ilişkin tabular büyük bir hızla ortadan kalkmaktadır. Kısırlık erkek için utanç verici birşey olmaktan çıkmıştır. Vasektomi geçirmiş erkekler bu konuyu arkadaşları ile rahatça konuşabilmektedirler. Aynı şekilde, eşleri de kendi çevrelerinde kısırlaşma sorununu tartışabilmektedirler. Bu işlem halk arasında giderek yaygınlaşmaktadır.

Dünyada ve Türkiye'de Kısırlaştırma Ameliyatları


Amerika Birleşik Devletlerinde resmî kayıtlara geçmiş ilk kısırlaştırma işlemi (istek üzerine uygulanan) 1897 yılında yapılmıştır. O tarihlerde de şimdi olduğu kadar kolay ve tehlikesiz bir ameliyattı. ama toplumsal ve dinsel önyargıların etkisiyle hemen yaygınlaşmamıştı. Kısırlaştırma ameliyatları Pakistan'da geniş çapta uygulanmakta, Japonya'da ise ülkede çok yaygın olan çocuk aldırma ameliyatlarının yerini almasına çalışılmaktadır. Ama, kısırlaştırma ameliyatlarının en geniş ölçüde uygulandığı ülke Hindistandır. Yeryüzünde ilk kez olarak bir ayda yapılan ameliyat sayısı yetmişbeş bini aşmıştır. Türkiye'de gebeliği önlemek amacıyla yapılan kısırlaştırma ameliyatlarının sayısı oldukça azdır. Bu konuya ilişkin kanunlar kısırlaştırmaya izin vermemektedirler. Şurası kesindir ki, bugün uygulanmakta olan «normal» doğum kontrolü yöntemlerinin yerini alacak daha güvenilir yöntemler bulununcaya dek, kısırlaştırma ameliyatları gebeliği önleyici yöntemler arasında önemli bir yer tutmaya devam edecektir. Tabi bu yolu seçecek olan çiftler iyice düşünüp taşınmalı, belli bir rizikoyu göze almalıdırlar. Öte yandan, zorunlu kısırlaştırma, günümüzde hiçbir uygar ülke halkı tarafından kabul edilemeyecek kadar insanlığa aykırı birşeydir.
Devamını Oku »