16 Aralık 2015 Çarşamba

Kadının Orgazma Ulaşması

kadının orgazma ulaşması
Kadının orgazma ulaşması ve bunu sürekli halde başarabilme yeteneği de öylesine fazladır ki, tam anlamıyla asla ölçülememiştir. Cinsel araştırma yapan ilim adamları, kadınların cinsel tepkilerini ölçerlerken, inceledikleri kadınların tam elli kez arka arkaya orgazma eriştiklerini görünce, hayretler içinde araştırmalarını yanda kesmişlerdir. Bütün gece beş kez orgazma ulaşan bir erkeğe harika gözüyle bakılır hâlbuki dudak büküp küçümseyerek baktığı kadın, beş dakika içinde beş kez orgazma ulaşır ve bir yudum su içtikten sonra aynı zevki kırk beş kez daha tadabilir. Cinsel yaşamlarının genellikle, sert, katı ve kaba bir tutumla erkekler tarafından engellenmesi kadınların sahip oldukları gerçek cinsel potansiyele erişememelerinin tek sebebidir. Hiç değilse erkeklerin çoğu bilinçsiz olarak, cinsel güçlerinin, kadının cinsel gücüyle mukayese edilince, sözü edilmeyecek kadar az olduğunu sezinlediklerinde, kadının cinsel yeteneğini küçültüp, hor görmek için sürekli kampanya yürütürler. Bu tür düşünüş, belki erkeğin egosuna bir şeyler kazandırır ama kadının üstündeki etkisi çok yıkıcıdır. Berna bunun acısını çekenlerden biriydi. Otuz yaşlarındaydı. Bir okulda psikologdu. Uzun boylu, güzel vücutlu, güneş yanığı tenli ve sarı ipek gibi saçları olan, televizyonda şampuan reklamlarına çıkan kızlara benziyordu: Doktor, iki kez hüsrana uğradım daha doğrusu değişiklik olmazsa bir süre sonra yine acı çekeceğim. Fakat mücadeleden pes etmeyeceğim. Güzel çenesini ciddiyetle sıktı. Durum çok vahim. Ne demek istiyorsunuz? Otuz dört yaşındayım. Başımdan iki evlilik geçti. Ve her ikisi de ayrılıkla bitti. Tekrar boşanmaya asla dayanamam. Çünkü her iki boşanma da benden öylesine çok şey alıp götürdü ki, artık kimseye verecek bir şeyim kalmadı. Göz yaşlan yanaklarından aşağıya yuvarlanıyordu. Niçin başından anlatmıyorsunuz?

Kadınların Orgazma Ulaşması

Kadının orgazma ulaşması hakkında aklım öylesine karışık ki nereden başlayacağımı bilemiyorum.kadının orgazma ulaşması hakkında makaleler oldu. Bu konuda yapılan seminerlerden bazılarına devam ettim, hemen hemen on iki kadar araştırmaya gözlemci olarak katıldım, tek başıma bir kaç deneme yaptım ve kendimi bu konuda uzman saymaya başladım. Çok haklısınız. Evet, ama bana hiç yaran dokunmadı. Hatta bazı bakımlardan durum daha da kötüye gitti. Hangi bakımlardan? İlk önce, sizin de bildiğinizden kuşku duymadığım bazı şeyler anlatacağım. Kadının orgazma ulaşması bir kenarda dursun, erkeklerin klitorisi minyatür penis olarak kabul ettiklerini biliyorsunuz değil mi? Evet, gerçek öykü bambaşkadır. Aslında klitoris ve ona bağlı yapılar erkek cinsel organlarından çok daha geniştirler. Aradaki tek fark, penisin vücudun dışında gözle görülür büyük çıkıntı olmasına karşılık, klitoris'in derine gömülüp, dışardan ancak ucunun görünmesidir. Bu yalnızca bir başlangıç. Klitoris'e ve diğer dişi cinsel organlara kan sağlığa damar ve sinirler, erkek cinsel organı penise kan sağlayan damar ve sinirlerden daha geniş bir alana yayılmışlardır.
kadınların orgazma ulaşması
Sanırım her şey ilk evliliğim sırasında başladı hayır, daha önce başladı. Kızılan hiç bir işe yaramadığı düşüncesinin egemen olduğu bir evde büyüdüm. Dört erkek kardeşim ve babam böyle düşünüyorlardı. Kendimi bildim bileli dünyaya erkek gelmek isterdim. Tahmin edeceğiniz gibi erkeklerin ilgisini kolayca çekiyordum. Ama onların ilgilerini çekmekte bana bir şey kazandırmıyordu. Gerçekten kazanmadım. İş sekse gelip dayanınca hiç bir şey hissetmiyordum. Olup biten şeyler içimde öylesine küçültücü hisler yaratıyordu ki kendimi başka şeyler duymaya layık görmüyordum. İlk evliliğim böyle sürüp gitti tam iki yıl. Hep aynı şey oldu. Benim için iki tür seks var bol bol cinsel birleşme ve duygusuzluk veya hiç cinsel birleşme olmadan duygusuzluk. Her ikisi de aynı yola çıkıyor netice sıfır. Ümitsizlik içinde beni kadın olarak yaşatacak, dişiliğimi tattıracak kadınlığımı hissettirecek bir şeyler arıyordum. Aradığınızı bulabildiniz mi? Evet. Buldum. Fakat bazı kez hiç başlamamış olmayı diliyorum. Anlamadım? Doktor, doğrusunu söylemek gerekirse, tam üç yıl kadının cinsel yaşamı konusunda yazılan her şeyi okudum. Bunların başında ise

Kadının Orgazma Ulaşması Sorunu

kadının orgazma ulaşması sorunu
Klitoris kadının orgazma ulaşması konusunda oldukça önemli bir rol oynar. Size gerçeği kanıtlayan yüz tane örnek daha verebilirim. Kadının cinsel araçları ve cinsel fonksiyonları, her yönden erkeğinkinden üstündür. Fakat bu ne işe yarar? Ne işe yarar demek ne anlama geliyor? Kadının orgazma ulaşması gerçekten bu kadar da zor bir konu değil. Eh! bana hiç yaran dokunmadı. Kadınların bir tür cinsel hilkat garibeleri olmadıklarını öğrenince, tüm cinsel yaşantım değişti. Orgazma erişmeye başladım. Hayatımda ilk kez gerçekten cinsel birleşmeden zevk almaya başladım. Sanki ölüp te birdenbire dirilmiştim. Böylece tekrar evlendim. Evet sonra ne oldu? Ondan sonra ilk altı ay falan her şey yolunda gitti. Yani cinsel birleşmeden öylesine zevk alıyordum ki yeterince sevişmediğimi sanıyordum. Kadının orgazma ulaşması aslında kafada o kadar da büyütülmemesi gereken bir konu olmuştu artık benim için. Fakat bir süre sonra cinsel birleşmenin kocam için heyecanını yitirdiği açıkça belli olmaya başladı. Ye sonunda sekse olan ilgisini yitirdi. Önce her gece sevişirken, iki gecede bir sevişmeye başladık. Sonra haftada ikiye, daha sonra da ayda ikiye düştü. Ondan sonra sevişmenin anlamı kalmadı. Kocanız isteklerinizi yerine getirmeyince ne oldu? Berna güldü. Hayır, gözümü dışarıya çevirmedim. Ne kadar seyrek olursa olsun, mademki bu erkekle evliyim, tüm duygulanma sahip olmaya hakkı var diye düşünüyordum. Doktor belki mutsuzdum ama ben gaddar bir kadın değilim. Berna kendi eliyle kurduğu tuzağa düşmüştü. Kendisini kurtarıp, yaşamı süresince cinsel bir hilkat garibesi gibi kalmamak için umutsuzca attığı adım sırasında, diğer erkeğin seks yönünden üstün olduğu efsanesini meydana çıkarmıştı. Büyük bir atılım yapmıştı, fakat tüm diğer öncüler gibi çok ileriye gitmişti. İkinci evliliğinde, bunca yıl elinden kaçan fırsatla teker teker değerlendirmek istemişti. Ne yazık ki, yeni kocası için tüm bu değerlendirme yatakta olup bitiyordu. Berna kocasına uyan bazı ayrıntıları hesaba katmamıştı. Aslında elli kez orgazma erişme yeteneğini öğrendikten sonra eline geçen her fırsatta bunu denemeye kalkmış ve kocası da bir süre kendisine ayak uydurmaya çalışmıştı. Ama dört beş orgazmla geride kalmaya mahkûm du. Berna'nın kısa süren tedavisi sırasında, ona gerçek cinsel sorulanını anlamasına ve ona göre davranmasına yardım etmek amacını güttüm. Kısa süre sonra Berna her gece yatakta kadının cinsel üstünlüğü doktrinini kanıtlamak zorunda olmadığını anlayınca, aklını başına topladı. Kadının orgazma ulaşması hakkında kendini sorgulamaya ve aslında kafasında ki sorunların ne kadar gereksiz konulardan ibaret olduğunu idrak etmeye başladı. Adım adım, babası ve erkek kardeşleriyle olan sorunlarını incelemeye başladı ve onlara ne pahasına olursa olsun her zaman kendisinin de sevilmeye layık bir insan olduğunu kanıtlamaya çalıştığını anladı. İlk evliliği kadın olduğu için ailesinden adeta bir özür dileme mahiyetini taşıyordu. Yalnız bir sorun vardı hiç kimse onun yaptıklarına kulak asmıyordu. İlk kocasının kendisine tamamen kayıtsız kalması bir rastlantı değildi. Bilinçaltının etkisiyle kocasını kendisine ilgi göstermediği için mahsustan seçmişti. Tedavisi sona erdikten bir ay sonra tekrar muayenehaneme uğradı: Doktor size söylemek istediğim yeni bir projem var. Nedir o Berna? Kadının cinsel yeteneğinin erkeklerden fazla olduğunu kanıtlamaktan vazgeçtim. Zaten bunu herkes biliyor değil mi? Hala eskisi gibi meydan okuyarak soruyordu. Evet, tabi biliyoruz. Evet, onun için şimdi kocamın cinsel potansiyelini gerçekleştirmesine yardım ediyorum. Biz kadınlar gibi gecede elli kez orgazma erişemeyeceğini biliyorum ama bu arada kocam denemekten büyük zevk duyuyor. Kadının orgazma ulaşması konusu daha önce de belirttiğim gibi zor bir konu değil burada sadece kendimizi sürece daha hazır hale getirmemiz için izleyeceğimiz yolların öneminden bahsettim. Yeteri kadar açıklayıcı bir yazı olduğu kanısındayım ancak siz konunun farklı boyutları hakkında da bilgi sahibi olmak isterseniz orgazm ile alakalı çok daha geniş bir bilgi dokümanına sahip izmir erotik shop blog adresini ziyaret edebilirsiniz. Konularında uzman doktor ve hekimlerin internet üzerinden yayınladıkları makalelerden düzenlenerek hazırlanan cinsel içerikli bilgilerin yer aldığı bu blog adresinde ki edineceğiniz bilgilerin güvenirliğine kesinlikle emin olabilirsiniz. Bir başka yazım da görüşünceye kadar kendinize iyi bakın…
Devamını Oku »

15 Aralık 2015 Salı

Doğum Kontrol Hapı Kullanımı

Doğum kontrol hapı kullanımı kesinlikle reçetesine yazan doktor için güvencelidir, birleşmede bulunan erkek için güvencelidir, ama kullanan kadın için pek güvenceli olmayabilir. Hiç değilse, ilâcı hazırlayanlar, onun pek güvenceli olduğu kanısında değildirler. Doğum kontrol hapı kullanımı bakın, üreticilerden biri doktorların dikkatine sunduğu özel bir ilânda neler söylüyor: Doktorlar, trombolik düzensizliğin (kan pıhtılaşması) ilk belirtilerine dikkat etmelidirler. Böyle bir durum oluşur ya da şüphe edilirse, ilâç alınması hemen kesilmelidir. Bunun anlaşılması çok kolaydır. Sonra ilân bilimsel palavralara geçmektedir

Doğum Kontrol Hapı Kullanımı ve Geçmişi


Doğum kontrol hapı kullanımı Büyük Britanya'da geçmişe değinilerek yapılan hastalık ve ahlâkla ilgili araştırmalar ve Birleşik Devletlerde yapılan hastalıkla ilgili incelemeler: tromboflebit, akciğer embolizmi, serebral tromboz ve embolizmle, ağızdan kullanılan gebeliği önleyici ilâçlar arasında istatistiksel önemi olan bağıntı bulunduğunu göstermiştir. Doğum kontrol hapı kullanımı Bu ilân, hiç bir hasta kadının, doktorun muayenehane nesinde beklerken içerden bilgi almaması anlamını taşır.

Doğum Kontrol Hapı Kullanımı ve Edebi Çeviri

Doğum kontrol hapı kullanımı Büyük Britanya'da hastalık ve olayın oranı, Birleşik Devletlerde hastalık oranı üzerinde yapılan incelemeler, doğum kontrol haplarının; bacaklarda, ciğerlerde ve bazı kadınların beyinlerinde kan pıhtılaşmasına neden olduğunu ortaya koymuştur. İlân teknik dille doğum kontrol haplarını kullanan kadınların, hap kullanmayan kadınlara oranla, yüzde 440 ilâ 700'ünde ciddî kan pıhtılaşması görüldüğünü belirtmektedir. Sonra yazılanlar gerçekten korkutucu olmaktadır: Muayene sırasında eğer anî, kısmî ya da tam görüş kaybı, ya da anî proptosis, diplopi ya da migren görülürse ilâç verilmesi kesilmelidir. Çevirisi: Eğer kadın aniden kör olursa, doğum kontrol haplarını vermeyin. Eğer gözleri dışarı uğrar, çift görür, ya da migren baş ağrısı olursa, hapları kesin. Doğum kontrol hapı kullanımı makalemizin sonuna geldik görüşmek üzere…..
Devamını Oku »

17 Kasım 2015 Salı

Homoseksüel kavramı

Homoseksüel kavramı homoseksüel üzerinde yapılan ilk incelemeler, bu davranışın doğuştan gelen bir sinir soysuzlaşmasını (degeneration) gösterdiğini kabul etmeye yol açmıştı. Doktorların, homoseksüel kimselere ilkönce sinirliler ya da sinirli gibi görünenler arasında rastlaması da bu kabule uygun düşüyordu. Bu düşünce birbirinden ayrı ele alınması gereken iki unsur taşımaktadır. Bu unsurların birincisi "doğuştanlık", ikincisi soysuzlaşmadır.

Homoseksüel Kavramı ve Soysuzlaşma

Homoseksüel kavramı ve soysuzlaşma. "Soysuzlaşma" terimini, yerli yersiz kullanılmış olmasından ötürü eleştirebiliriz. Traumatik ya da bulaşıcı hastalıklardan gayri her çeşit hastalığın soysuzlaşmadan ileri geldiği söylenmiştir. Homoseksüel kavramı nitekim Magnan'ın soysuzlaşmışlar (dejenereler) sınıflaması, bu kavramı, sinir faaliyetinin en genel biçimlerime uygulanabilecek hale sokmuştur. Bu durumda, "soysuzlaşma" kavramının hâlâ kullanılıp kullanılamıyor cağı ya da yeni bir anlam taşıyıp taşımadığı sorulabilir. Şu iki durumda soysuzlaşmadan söz açmamak daha doğru olur gibi görünüyor:
1) Normalden uzaklaşan çeşitli sapışlar yoksa.
2 Yaşamak ve çalışmak güçleri genel olarak bozukluğa uğramamışsa homoseksüel, bu anlamda soysuzlaşmış kimseler olmadıkları şunlardan da bellidir:
1) Başka bakımlardan herhangi bir normalden uzaklaşma göstermeyen kimselerde homoseksüel görülüyor.
2) Zihnî çalışma bakımından kusursuz olan, hatta zekâ bakımından büyük gelişme, ahlâk bakımından derin kültür göstererek başkalarından ayrılan kimselerde de homoseksüel rastlanıyor
3) Klinik deneyler açısından değil de, daha geniş deneyler açısından bakılınca, homoseksüel bir soysuzlaşma sayılmamasını gerektiren iki çeşit gerçekle karşı karşıya gelinir.
a) Kültür hayatlarının doruğuna erişmiş eski uluslarda homoseksüel dediğimiz şeye sık sık rastlıyoruz. Ayrıca, homoseksüel önemli bir kurum (müessese) haline gelmiş olduğunu görüyoruz.
b) homoseksüel, vahşiler ve ilkel ırklar içinde de yaygındı. Oysa soysuzlaşma terimi, genel olarak, yüksek uygarlıklar ve uluslar için kullanılır (1. Bloch). Avrupa’nın çeşitli uygar uluslarında bile, ırk ve iklim farklarının, homoseksüel azlığını ya da çokluğunu ve sapıklığa karşı takınılan tavrı etkilediği görülüyor.

Homoseksüel kavramı ve Doğuştan Gelen Özellik

Homoseksüel kavramı doğuştanlık ancak mutlak homoseksüel, bu özelliğin doğuştan geldiği kabul edilmiştir. B" kabul, mutlak homoseksüel, hayatları boyunca, cinsel içgüdülerinin başka bir yöne çevrilmemiş olduğu konusundaki kendi tanıklıkları üzerine temellen- dirilmiştir. İki yanlı homoseksüel ve özellikle ara sıra homoseksüel gösterenlerin bulunuru, homoseksüel doğuştan olduğunu ileri süren görüşle bağdaşmıyor. Bundan ötürü, mutlak homoseksüel ötekilerden ayırmak eğiliminde olanlar, genel bir homoseksüel kavramını bir yana atmaktadırlar. Böylece, bazı durumlarda, homoseksüel doğuştan olduğunu, bazı durumlarda da başka nedenlerden doğduğunu kabul etmek gerekiyor. Homoseksüel kavramı makalemizin sonuna geldik görüşmek üzere…..
Devamını Oku »

10 Kasım 2015 Salı

Evliliğin ikinci dönemi

Evliliğin ikinci dönemi evlilerin orta yaş dönemine rastlamaktadır. Gerçekte ikinci dönemin önemli sorunlarından biri de orta yaş krizi dediğimiz durumdur. Erkek, bu yaşa kadar meslek hayatında ve ekonomik açıdan belli bir düzeye gelmişse de kendi özel amaçlarını, arzularını yeteri kadar yerine getirememiş olabilir.

Evliliğin İkinci Dönemi ve Bunalım

Evliliğin ikinci dönemi bu durumda erkek bir bunalım içine girebilir, kaybolmaya yüz tutmuş öz güvenini kazanmak için gönül ilişkilerine girebilir. Evlilik ciddi sarsıntılar geçirebilir. Öte yandan menopoza yaklaştığını düşünen kadın da bu durumu üreticiliğinin, kadınlığının, cinsel çekiciliğinin sonu olarak görür. Çöküntü içine girebilir. Karıkoca arasındaki iletişim bozulabilir. Eşler birbirlerine yeteri kadar destek olmayabilirler. Evliliğin ikinci dönemi öte yandan bu dönemde çocuklar da ergenlik dönemi içindedirler veya bu dönemin sonuna varmışlardır. Bağımsızlık isterler. Anne babadan anlayış isterler. Anne babanın evlilik durumundan çoğunlukla etkilenirler. Bu durumda tüm aile üyeleri arasında anlaşmazlıklar çıkabilir.

Evliliğin İkinci Dönemi ve Yaşlılık

Evliliğin ikinci dönemi 50 55 yaşlarında evliliğin son dönemi başlar. Bu dönem çoğu zaman eşlerden birinin ölümüne kadar sürebilir. Bu dönemde çocukların yardımı ile bir arada kalan eşler, çocukların evden ayrılmasıyla duygu ve düşünce açısından birbirlerine yabancı olduklarını görebilirler. Yılların geçmesiyle eşlerin sosyal ve ruhsal alanda ortak yönleri kalmayabilir. Evliliğin ikinci dönemi öte yönden, bu dönemde eşlerin sağlık sorunları ortaya çıkabilir. Emeklilik ve buna bağlı sorunlar, ekonomik sorunlar görülebilir. Evliliğin sağlıklı olarak yürütülmesi için bazı kurallar vardır. Ancak uygulanmıyor. Sözgelimi, yabancılar arasında iken birbirlerine karşı çok saygılı davranan eşler, bu davranışlarını evde sürdürmezler. Eşler, kendilerini sıkıntıya sokmak istemediklerini ileri sürerler, düşündüklerini söylemekten kaçınmazlar. Eşlerin birbirlerine saygıları ev içinde de devam edebilir. Evliliğin ikinci dönemi öte yandan eşler, sürekli olarak birbirlerinde kusur aramamalıdırlar, birbirlerini kaba bir şekilde tenkit etmemelidirler. Evliliğin ikinci dönemi makalemizin sonuna geldik görüşmek üzere…..
Devamını Oku »

3 Kasım 2015 Salı

Odipus kompleksi

Odipus kompleksi evresinde çocuğun karşı cinsten ebeveyne sevgiyle bağlandığını, buna karşılık kendi cinsinden olan ebeveyniyle ilişkisinin ağırlıklı olarak düşmanca olduğunu görürüz. Oğlan çocuğunda bunu açıklamak zor değildir. Odipus kompleksi ilk sevgi nesnesi annesidir, öyle de kalır ve çocuğun güçlenen erotik arzularının ve babasıyla annesi arasındaki ilişki konusundaki derinleşen iç gözleminin bir sonucu olarak babası onun için bir rakip olup çıkar.

Odipus Kompleksi Küçük Kızlar

Odipus kompleksi küçük kızda durum farklıdır.
Onun da ilk nesnesi annesidir. Peki babasına yönelmesini sağlayan yolu nasıl bulur? Annesinden nasıl, ne zaman ve neden uzaklaşır? Kız çocuğunun, yeni bir bölge vajina uğruna başlangıçta ağırlıklı örgensel bölgesi olan şeyden [klitoristen] vazgeçmek gibi bir olgunun kadın cinselliğinin gelişimini karmaşık hale getirdiğini uzun zaman önce anlamıştık. Ama şimdi bize öyle geliyor ki kadının gelişimi açısından aynı ölçüde tipik ve önemli olan aynı türden ikinci bir değişme daha vardır: başlangıçtaki nesnesini annesini babasıyla değişmesi. Bu iki değişmenin birbiriyle ne tür bir ilişki içkide olduğu bizim için henüz netlik kazanmış değil. Babalarına güçlü bir bağlılık sergileyen birçok kadın olduğu çok iyi bilinmektedir bunun nevrotik olması da gerekmiyor. Kadın cinselliği konusunda belli bir görüşü benimsememe yol açan burada sunacağım işte bu kadınlar üzerinde yaptığım gözlemlerdir. Her şeyden önce iki olgu dikkatimi çekiyordu. Bunlardan ilki, kadının babaya olan bağlılığının özellikle yoğun olduğu durumlarda analizin bunun öncesinde anneye karşı ayın ölçüde yoğun ve tutkulu bir bağlılık evresinin yaşandığını göstermesidir.

Odipus Kompleksi ve Sevgi

Odipus kompleksi ve sevgi nesnesinin değişmesinin dışında ikinci evre kadının erotik yaşamına yeni bir özellik pek katmıyordu. Annesiyle olan temel ilişkisi çok zengin ve çok yönlü bir temele oturuyordu. İkinci olgu ise bu bağlılığın süresinin de büyük ölçüde göz ardı edildiğini düşündürüyordu. Birkaç olayda bu, dördüncü birisinde beşinci yıla kadar devam etmişti, bu nedenle ilk çocukluktaki cinsel çiçeklenme döneminin en uzun kısmını kaplıyordu. Gerçekten de bazı kadınların annelerine yönelik ilk bağlılıklarına takılı kaldıklarını ve erkeklere karşı hiçbir zaman gerçek bir yöneliş geliştiremedikleri gerçeğini hesaba katmamız gerekti. Böyle olunca kadınlardaki Odipus öncesi evre şu ana dek yüklemediğimiz, bir önem kazanmaktadır. Odipus kompleksi makalemizin sonuna geldik görüşmek üzere…..
Devamını Oku »

27 Ekim 2015 Salı

Nevrotik Kadın

Nevrotik kadın analizinde, erkek kardeşlerinin erkeklik belirtilerine imrendikleri ve kendilerindeki eksiklikten (aslında küçüklüğünden) dolayı kendilerini dezavantajlı ve sakatlanmış olarak hissettikleri bir çocukluk dönemi geçirdiklerini öğrenmiş bulunuyoruz. Bu "kamışa imrenmeyi" "iğdiş kompleksi"nin bir parçası olarak görürüz. "Erkeksiliği" erkek olmayı arzulama fikrini içerdiği şeklinde düşünecek olursak, "erkeksi protesto" ifadesi bu davranışa uyar; bu terim, bu etkenm genelde nevrozdan sorumlu olduğunu iddia eden Adler [1910] tarafından kullanılmıştır. Bu evrede küçük kızlar sık sık imrenmelerini de, gözde erkek kardeşlerine yönelik olan ve bu imrenmeden kaynaklanan düşmanlıklarını da gizlemezler. Vevrotik kadın Hatta eşitlik iddialarını kanıtlamak için erkek kardeşleri gibi ayakta durarak işemeye bile çalışırlar. Kadının cinsel ilişkiden sonra sevdiği kocasına yönelik kontrolsüz saldırganlığını sergilediğine ilişkin yukarıda anlatılan olayda bu evrenin nesne seçimi evresmden önce geliştiğini belirleyebilmiştim. Küçük kızm libidosu ancak daha sonra babasına yönelir ve o zaman da penise sahip olmak yerine bir çocuk ister nevrotik kadın. Diğer olaylarda bu dürtülerin ortaya çıkış sırasının tersine dönmesi ve iğdiş kompleksinin bu kısmının ancak nesne seçimi başarıyla yapıldıktan sonra etkinleşmesi beni şaşırtmaz. Ama kızdaki oğlan çocuğun penisine imrendiği erkeksi evre gelişimsel açıdan şöyle veya böyle daha öncedir ve nesne sevgisinden çok, özgün [ilk] narsizme daha yakındır.

Nevrotik Kadın ve Evlenme


Nevrotik kadın
Bir süre önce yeni evlenen bir kadının, bekâretini kaybetmesine tepki olarak anlaşılabilecek bir rüyasını anlama fırsatım olmuştu. Bu rüya, kadının genç kocasını iğdiş edip penisini kendine saklama arzusunu su yüzüne çıkarmıştı. İstediği şeyin cinsel ilişkinin uzaması ve tekrarı olduğu yolunda çok daha masum bir yorum da söz konusudur, ancak rüyanın bazı ayrıntıları bu anlama uymuyordu ve kadının kişiliği olduğu kadar sonraki davranışları da daha ciddi olan görüşü destekler nitelikteydi. Bu kamışa imrenmenin arkasında, cinsler arasında hiçbir zaman tamamen ortadan kalkmayan ve "aydın" kadınların çabalarında ve edebi ürünlerinde açıkça ifade edilen kadının erkeğe duyduğu düşmanca içerleme gün ışığına çıkar. Paleobiyolojik spekülasyon yapan Ferencziama bunu yapan ilk kişi olup olmadığını bilmiyorumkadındaki bu düşmanlığı cinslerin farklılaştığı bir çağa bağlıyor. Ona göre başlangıçta ilişki benzer iki birey arasında olmuş, ancak bireylerden birisi daha çok güç kazanmış ve zayıf olanı cinsel birleşmeye zorlamıştır. Bu zorlamadan kaynaklanan içerleme duygusu kadınların bugünkü mizacında hâlâ varlığını korumaktadır.

Nevrotik Kadın Önemsenmesi

Nevrotik kadın Gereğinden fazla önemsenmediği sürece bu tür spekülasyonlara başvurmanın zararlı olduğunu sanmıyorum. Kadınların bekâretin kaybedilmesine ve izleri cinsel soğuklukta gözlenen paradoksik tepkisine yönelik güdülerine ilişkin bu sunudan sonra kadmın olgunlaşmamış cinselliğinin, onu cinsel edimle tanıştıran erkeğe boşaltıldığını söyleyerek toparlayabiliriz. Bu durumda bekâret tabusu yeterince mantıklıdır ve söz konusu kadınla yaşamını paylaşacak olan erkeğin, bu tehlikelerden kaçınmasını gerektiren kuralı anlayabiliriz. Daha yüksek uygarlık evrelerinde bu tehlikeye bağlanan önem, nevrotik kadının bağlılık vaadiyle ve kuşkusuz diğer güdülenimler ve teşviklerle azaltılır; bekâret, kocanın vazgeçmesi gerekmeyen bir mülkiyettir. Ama problemli evliliklerin analizi bize kadını bekâretini kaybetmenin intikamını almaya sürükleyen güdülerin, uygar kadının ruhsal yaşamında bile tamamen ortadan kalkmadığını öğretmiştir. Ne kadar çok nevrotik kadın ilk evliliğinde soğuk ve mutsuz olduğunu, buna karşılık bu evlilik çözüldükten sonra seven bir eş olduğunu ve ikinci kocasını mutlu edebildiğini görmek gözlemciye şaşırtıcı geliyor olmalı. Deyiş yerindeyse arkaik [eski çağlardan kalan] tepki kendini ilk nesnede tüketmiştir. Ne var ki bunun ötesinde bekâret tabusu uygar dünyamızda bile ortadan kalkmış değildir. Bu sıradan insanlarca bilinmektedir ve yazarlar zaman zaman bu malzemeden yararlanmaktadır. Anzengruber'in bir komedisinde basit bir köylü gencinin, kızın "ilkinde onun yaşamına mal olacak bir fahişe olduğu" gerekçesiyle nişanlısıyla evlenmekten nasıl alıkonduğu anlatılır.1 Bu nedenle onun başka bir erkekle evlenmesine razı olur ve kadın dul kalıp da artık tehlikeli olmaktan çıktıktan sonra onunla evlenmeye hazırdır. Oyunun adı Das Jngferngift ["Bakirenin Ze hiri"] bize, zehirli yılanları tehlikesizce ellerine almak için ilk önce kumaş parçasını ısırtan yılan oynatıcılarının bu uygulamasını hatırlatır. Nevrotik kadın makalemizin sonuna geldik görüşmek üzere….

Devamını Oku »

20 Ekim 2015 Salı

Erkeğin Sadakati

Erkeğin sadakati Kadının ahlâkına ait sebepler: içtimai sınıf farkı, bu münasebetin ahlaksız oluşu ve bundan kötü sonuçlar çıkacağı korkusu, kocasına sadakati, meşru bir çocuk temin etmek gibi. Kadının zevkine ait sebepler: Kocasına karşı duyduğu sevgi, erkeğin sadakati laubali yaklaşmasının doğurduğu hiddet, erkeğin sadakati başka bir kadına bağlı olduğu şüphesi, cinsi imtizaçsızlık korkusu, erkeğin sadakati karakterinin kötü olması, kadının beğendiği tipte olmaması gibi. Kadının imkânlarına ait sebepler: Kadının bu birleşmeyi temin edecek kadar serbest olmaması, erkeğin sadakati meşhur olması halinde duyulan çekingenlik, erkeğin sadakati mahareti hakkında duyduklarından dolayı düştüğü çekingenlik, erkeğin sadakati acemiliği karşısında duyulan küçümseme, erkeğin sadakati ciddi olmaması ihtimali gibi.

Erkeğin Sadakati ve Nizam

Erkeğin sadakati, erkek bütün nizam ve kaidelere rağmen âşık olduğu kadını elde edemezse, bunun hangi sebepten doğduğunu öğrenmeye çalışmalı ve bu sebebi ortadan kaldırmak için gayret etmelidir. Mesela, kadın onu kötü karakteri yüzünden istememiş ise, karakterinin iyiliğini ispat yoluna gitmeli, eğer kadın fırsat bulamıyorsa, bütün zekâsını ve imkânlarını kullanarak fırsat yaratmak yollarını aramalıdır. Bu mevzuda daha derinlere gitmeden önce kadınlar tarafından beğenilen, rağbet gören erkeklerin kimler, nasıl erkekler olduğunu görmemiz gerekir. Kama sanatına hakikaten iyi bir şekilde vakıf olan erkekler, güzel konuşan erkekler, yakışıklı erkekler, emniyet telkin eden erkekler, kadının zevkine ve arzusuna göre hareket eden erkekler, kadınların zaaflarını bilen erkekler arzu edilen, aranan, rağbet gören erkeklerdir.

Erkeğin Sadakati ve Davranışı

Erkeğin sadakati, bunlardan başka kuvvetleri ile tanınmış erkekler, sanatkâr erkekler, serbest fikirli erkekler, müteşebbis ve cesur erkekler, komşular eğlence ve gezintiden hoşlanan erkekler de kadınlar tarafından aranan ve rağbet gören erkek tipleridir. Her şeye rağmen evli bir kadının bir başka erkekle Kamaya razı olabilmesi için o erkeği mutlaka kendi kocasından üstün görmesi gerekir. Aksi takdirde kocasına karşı duyduğu sevgi ve saygı ve dini ve sosyal kaidelere karşı içinde mevcut olan itaat arzusu mağlup edilemez. Bazı kadınlar izdivaç dışı münasebetlere mani olan sebepleri kolayca bertaraf edebilecek karakterdedirler. Bunlar erkekler tarafından kolayca elde edilebilirler. Bu tip kadınları da şöyle sayabiliriz: Gözü sokakta ve eğlencede olan kadınlar, dedikoduyu seven kadınlar, kocası sebepsiz yere ikinci defa evlenen kadınlar, kocası tarafından aldatılan kadınlar, ailesi belli olmayan kadınlar, sosyete düşkünü olan kadınlar, mağrur kadınlar, içtimai sınıflan kocasından üstün olan kadınlar, kabiliyetleri veya güzellikleri veya bilgileri bakımından kocalarından üstün olan kadınlar, kocasından fena muamele gören kadınlar, çok seyahat eden erkeklerin kanlan, kıskanç kadınlar, kısır kadınlar, tembel olup kendisini işle veya başka meşguliyetlerle avutmayan kadınlar, ahlâksız ve muhteris kadınlar gibi. Erkeğin sadakati makalemizin sonuna geldik görüşmek üzere..
Devamını Oku »

13 Ekim 2015 Salı

Hermafroditizm

Hermafroditizm, Lydston [1889], Kiernan [1888] ve Chevalier'in [1893] eşcinsellik ihtimalini açıklama çabasıyla ortaya koyduğu varsayımlarda popüler görüşlerdeki yeni bir çelişki ortaya çıkmaktadır. Popüler inanışa göre bir insan ya erkektir ya da kadın. Ama bilim, cinsel özelliklerin belirsiz, dolayısıyla cinsiyet belirlemenin zor olduğu olaylardan haberdardır. Bu her şeyden önce anatomi alanında ortaya çıkar. Söz konusu kişilerin cinsel organları hem erkek hem de kadın özellikleri taşır. (Bu tür kişilere hermafrodit denir.) Ender olaylarda her iki cinse ait cinsel organlar da tam gelişmiş olarak aynı kişide bulunur (gerçek hermafrodit); ama çoğunlukla her iki cinsel organlar grubu da atrofik [körelmiş] bir durumda bulunur. Bu anormalliklerin önemi, normal gelişmeyi anlamamızı kolaylaştırmalarında yatmaktadır. Çünkü görünen odur ki belli bir düzeyde anatomik hermafroditizm normal olarak ortaya çıkmaktadır. Her normal erkekte veya kadında karşı cinsin cinsel organlarının izleri bulunur. Bunlar ya organ kalıntıları olarak işlevsiz bir şekilde varlığını korur, ya da değişikliğe uğrayarak başka işlevler kazanır.

Hermafroditizm Anatomisi

 hermafroditizmin ruhsal ve bedensel belirtileri eşliğinde ortaya çıkması gerektiğini varsaymaktır. Ama bu beklenti boşunadır. Varsayılan ruhsal hermafroditizmle kesin olarak kanıtlanan anatomik hermafroditizm arasında böylesine yakın bir ilişki olduğunu göstermek imkânsızdır. Eşcinsellerde cinsel içgüdüde genel bir düşüş ve organlarda hafif bir anatomik atrofi (körelme) sık sık gözlenir (kar. Havelock Ellis [1897]). Sık sık böyledir, ama elbette düzenli, ya da genelde değil. Dolayısıyla eşcinsellikle bedensel hermafroditizmin bir bütün olarak birbirinden bağımsız olduğu gerçeğini kabul etmek gerekir.
Anatomide uzun süredir bilinen bu gerçekler, başlangıçta çift cinsiyetliliğe olan fiziksel yatkınlığın evrim süreci içinde tek cinsiyetli bir yapıya dönüştüğünü ve atrofiye uğrayan [körelen] cinsiyetten geriye sadece birkaç iz bıraktığını düşünmemize yol açar. Bu hipotezi ruhsal alana da uygulamak ve olanca çeşitlemesiyle eşcinselliği ruhsal hermafroditizmin [çift cinsiyetliliğin] bir dışavurumu olarak açıklamak insana cazip gelir. Sorunu çözüme bağlamak için gerekli olan tek şey eşcinselliğin düzenli olarak
İkincil ve üçüncül [tali] cinsel özelliklere ve eşcinsellerde karşı cinsin özelliklerine sık sık rastlanmasına da çok önem atfedilmistir (kar. Havelock Ellis [1897]). Bu da çoğunlukla doğrudur; ama genelde bir cinsin tali cinsel özelliklerinin sık sık karşı cinste de gözlendiğini unutmamak gerek. Bunlar hermafroditizm belirtileridir, ama cinsel nesnede eşcinsellik yönünde bir değişiklikle birlikte ortaya çıkmazlar.

Hermafroditizm Cinsel Nesne

Cinsel nesne değişimine en azından kişinin diğer ruhsal niteliklerinde, içgüdülerinde ve kişisel özelliklerinde karşı cinsinkilere özgü paralel bir değişmenin eşlik etmesi halinde ruhsal hermefroditizm savı nesnel bir temel kazanacaktır. Ama sadece escinsel kadınlarda bu türden bir kişilik değişikliği düzenli olagözlenebilir. Erkeklerde eşcinsellikle tam bir ruhsal erkeksilik arada bulunabilir. Ruhsal hermafroditizm inancı korunacaksa, bunun çeşitli alanlardaki dışavurumlarının, karşılıklı belirlenmenin ancak hafif belirtilerini gösterdiğini eklemek gerekecektir. Dahası aynı şey bedensel hermafroditizm için de geçerlidir: Halban'a (1903)1 göre organ körelmeleri ve tali cinsel özellikler birbirinden önemli ölçüde bağımsızdır. Çift cinsellik teorisi en kaba şekliyle erkek eşcinsellerin bir sözcüsü tarafından dile getirilmiştir: "erkek bedenine hapsolmuş bir kadın beyni." Ama kadın beyninin ne olduğunu bilmiyoruz. Psikolojik sorununun yerine anatomik sorunu koymaya ihtiyaç da, gerek de yok. KrafftEbing'in açıklama girişimi Ulrichs'in kinden daha kesin gözüküyor, ama özünde ondan farklı değildir.. KrafftEbing'e [1895, 5] göre her bireyin cinsel yatkınlığı onu erkek ve dişi beyin merkezleriyle olduğu kadar, bedensel cinsel organlarıyla da donatır; bu merkezler ancak çoğunlukla ergenlikte, başlangıçtaki yatkınlıkta bunlardan bağımsız olan cinsel salgı bezinin etkisi altında gelinir. Ama yukarıda erkek ve kadın beyni için söylenenler aynı ölçüde erkeklik ve kadınlık "merkezleri" için de geçerlidir; bu arada beynin bazı bölgelerinin ("merkezlerinin") örneğin konuşma merkezlerinde olduğu gibi cinsiyet işlevlerine ayrıldığını varsaymak için hiçbir nesnel temelimiz yok. Hermafroditizm makalemizin sonuna geldik görüşmek üzere..
Devamını Oku »

6 Ekim 2015 Salı

Zevk Duymak

Zevk duymak daha insanlarda hatta tüm canlılarda doğum ile başlar. Bebeklerin zevki anlamaları için bilinçli olmasına gerek yoktur. Pek çok çocuk yaşamının daha ilk gününde parmağını emmeye başlar. Parmaklardan biri tesadüfen ağıza girdiği anda hemen emilir ve parmak ağızdan çıkarsa çocuk çoğunlukla kızar. İki haftalık bebekler parmaklarını emerken çıkan ses bayağı duyulabilir. Çocuklar ellerini yumruk yapıp ağızlarına götürecek derecede hareketlerini yönlendirebildiklerinde emmek ve dışkılamak arasında da bir bağ oluşabilir. Çocuk kaka yaparken hırs ve iştahla ya yumruğunu ya da parmağını emer ve zevk duymak kavramını hissetmiş olur. Bundan da rahatça anlaşıldığına göre: Gıda emmek erken çağda bambaşka bir emme olgusuna, "zevkli emme" denilen bir olguya yol açmaktadır.

Zevk Duymak ve Meme Emmek


Zevk duymak, meme emen bebekler dört haftalık olduklarında emme olayı sırasında süt içmeden salt haz duymaya değişen farklı davranış şekilleri gösterirler. Zevk duymak, örneğin memeyi ağızlarına alır almaz hızlı ve iştahlı bir şekilde emmeye başlarlar, ta ki doyana dek. Ama sonra meme ucunu dudakları ile sıkıştırmaya ve çiğnemeye başlarlar, tıpkı parmaklarını emdikleri gibi. Parmak emme sırasında da birtakım farklılıklar gözlenebilir: Açlıktan doğan emme isteği çoğunlukla hırslı ve beklenti doludur ve çocuğun halinden dış dünyaya duyduğu ilgi rahatlıkla anlaşılmaktadır, zevk dolu emme olayı sırasında ise çocuk dış dünyaya karşı ilgisizdir. Bu şekildeki emme olayının karakteristik yanı çocuğa verdiği zevktir.

Zevk Duymak Gelişimi Hızlandırır


Yalnızca zevk için emmek çocuğun gelişimini hızlandırır ki zevk duymak oldukça önemlidir. Çocuk yumruk yaptığı elini ya da parmaklarından birini ağzına sokmaya çalışır. Kavrama hareketini başaran çocuklar yabancı cisimleri de ağızlarına sokmaya başlar. Zevk için emmek tanıma olgusuna da yol açar. Her şey yalanır, tadına bakılır ve bu arada çocuk kendi bedenini yabancı cisimlerden ayırmayı öğrenir. Zevk duymak makalemizin sonuna geldik görüşmek üzere…
Devamını Oku »

4 Eylül 2015 Cuma

Aşk

Aşk yalnız sevmekten, düşünmekten ibaret bir his değildir. Aşk, yalnız kalbe, ruha, dimağa ait değildir. Eğer öyle olsaydı, uzakta olan bir âşık kendini teskin ve hatta memnun edebilirdi. Düşünmek, hep sevgilinin hayali, hatırasıyla uğraşmak, yalnız yaşamak yetmiyor insana. Sevgi plâtonik olamaz, nazarî bir duygu tam bir duygu değildir. Aşk bir ızdıraptır. Ondan ancak sevgilinin yanında kurtulurur. Yani ızdırap yalnız sevgilinin yanında unutulur. Yoksa tek başına sevmek yetmez. Sevdiğini görmek, onun yanında bulunmak, onunla beraber yaşamaktır amaç. Gözlerin sevdiğini görmez, kulakların sesini işitmez, burnun kokusunu almaz, elin vücudunu okşamazsa, insan yanındakine: <<Ben seni bütün varlığımla, benliğimle seviyorum>>, diyemezse, bu sözün onun üzerindeki tesirini göremez, anlayamazsa, boştur her şey. Aşk tam olmak için karşılıklı olmalıdır. Bu çok nadirdir, ama esas mutluluktur. Kıskançlık ise sevgiyi öldürür, güven yaşatır. Her zaman sevdiğini anlamak, affetmek gerektir. Maddî menfaati düşünmeden, arzularının sonundan korkmadan yaşamaktır aşk. Aşk her gün yeniden doğmaktır.

AŞK NASIL TARİF EDİLİR ?

Aşk bir gemidir. Kaptanın ustalığı oranın da yol alır. Aşk bir dağ gibidir, tırmanması ne kadar yorucu ve güçse, inmesi o kadar kolaydır. Sevginin ise ölçüsü yoktur. Bazen kantarla bazen tek kefeli teraziyle tartılır. Aşk verdiği kadar almak isler. Aşk suya benzer, herhangi bir şey onu harekete geçirmezse bozulur. Sabırsız aşk, köksüz çiçek gibidir. Kadın ruhu aşkla beslenir. Kadınlar anlaşmak için değil sevilmek için yaratılmışlardır. Aşkla oynayan kadınlar bıçakla oynayan çocuklara benzerler. Sonunda yaralanan kendileri olur. Aşk evlenince son bulur.

İNSANLIĞI AŞK MI KURTARACAK ?

Dinler ve felsefeler eskiden beri insanlara birbirlerinin kardeşi olduklarını anlatmak isterler ve bir türlü başaramazlar. Aksine insanlar biri birinin düşmanıymış gibi hareket ederler, birbirinden korkarlar, kıskanırlar, kötülük etmekten çekinmezler. Yani insanlar birer düşman kardeştirler. Hindistan'da ise bir mezhebe göre insanın kardeşi yalnız bütün insanlar değil, aynı zamanda her hayvan her bitkidir ve daha da ileri gidilerek her eşyadır. Batılılar ise insanı çok yükseğe, insan olmayanları da en aşağıya koymuşlardır. Mertebeler, dereceler sınıflar, farklar gözetilmiştir. Hele insanların bazı ırk ve ulusları kendilerini herkesten üstün ve efendi saymak gafletine düşmüşlerdir. Bazıları da kendilerini Allah'ın en sevgili kulları olarak sayar ve gururlanırlar, İşte bundan üstünlük, aşağılık, kibir, nefret ve istihfaf duyguları ortaya çıkar. Şarklıların bazıları hiç kimseyi ve hiç bir şeyi kötü görmez ve yalnız insanlığa değer verirler. Bunlar kâinattan ayrılmaktansa ona daha da yaklaşmak isterler. Çocuk ile deliyi Allah'ın bir armağanı sayarlar. Hayvana iyi bakarlar ve acırlar, hatta en küçük bir böceğe bile kötülük etmezler. Hazreti Peygamber namaz kılmak için, seccadesinin üzerinde uykuya dalmış olan bir kediyi bile uyandırmaktan çekinmemiş midir? Bazı Şarklılar en ufak bir otun ve taşın bile ızdırap duyacağına inanırlar. Bir sanskrit sözü şöyle der:<<Bu şey, bu çiçek, bu kuş, bu dağ, bu yıldız hep sensin, hiçbir şey senden başka bir şey değildir>>. Eğer bu felsefeyi kabul edecek olsaydık dünyada hiç yalnızlık duymayacaktık, kinimiz ve hırsımız olmayacaktı. Birbirimize bağlı olacak, hayatın büyük varlığına kendimizi uydurmuş olacaktık. Artık kutsal kelimesinin manasını öğrenmiş ve tanrının harikalarına hayran olacaktık. Eğer insanlar tabiatın bir beraberlik olduğunu anlasalardı belki toplumu daha sıkı bir birlik haline sokmaya çalışacaklardı. Yerde, gökte ve denizde kendilerinin yanı başında bulunan canlı ve cansız her türlü mahlukatla insanlar eğer bir tür akrabalık ve yakınlık duysalardı yani kâinatla kardeşlik edebilselerdi, basitten karmaşığa giderek, belki birbirlerini seveceklerdi. İşte o zaman aşk hayatın her yerinde ve anında anlam bulacaktı. Her insan için mutlak olacaktı ve belki de dünya çok daha yaşanabilir bir hal alacaktı.


Devamını Oku »

1 Eylül 2015 Salı

Kızlık Zarı

Kızlık Zarı Nedir ?

Kızlık zarı (himen) dediğimiz doku parkası, döl yolunun (vajinanın) ağzında bulunur. Yanıtı ay veya tam bir halka biçiminde vajinanın ağzını kapatır. Ortasında kurşun kalem çapında bir açıklık vardır. Yapısı kadından kadına değişir. Çok seyrek rastlanan bazı durumlarda kızlık zarı iki milimetre kalınlığında sert ve esneklikten yoksun bir yapıda olabilir. Yine ender görülmekle birlikte, cinsel birleşmeye engel teşkil etmeyecek biçimde aşırı esnek olabilir. Bir diğer ender yapı bozukluğu ise vajinanın (döl yolunun) kızlık zarıyla tamamen kapalı olması halidir. Bedensel gelişmesi normal olan bir kız çocuğu buluğ çağıyla birlikte her dört haftada bir karın bölgesinde ağrılar hissediyor, ama regl kanaması olmuyorsa bu tür bir anatomik bozukluktan şüphelenmek gerekir. Vajinanın zarla tamamen kapalı olduğu durumlarda mutlaka doktor müdahalesi gereklidir. Çünkü bu arada genç kızda normal yumurtalık çalışması ve her 28 günde bir yumurta atımı devam eder.

Kızlık Zarının Kapalı olması


Kızlık zarının kapalı olması nedeniyle, bu kan dışarı atamayarak, döl yolunda birikir. Hatta bu durum daha da ileri giderek, kanın bütün rahme ve yumurta iletim kanallarına dolmasına kadar varabilir. Bu tür tehlikelerin belirmemesi için. Kızlık zarı doktor tarafından küçük bir operasyonla açılır. Birçok genç kızda da kızlık zarı açıklığı ön tarafta bulunur. Yani idrar yoluna bakan yöndedir. Burada da bazı anormalliklere rastlanabilir. Örneğin zarda bir kaç arıza bulunabilir. Kızlık zarı. Genç kızın iç cinsel organları için önemli bir koruyucudur. Bu zar olmasaydı, kadınların pek çoğunda çeşitli iltihaplanmalar meydana gelebilirdi. Ancak vajina mukozasının ve rahim boynunun da enfeksiyona sebep olan çeşitli mikroorganizmalara karşı koruyucu çeşitli salgılar ürettiğini de unutmamak gerekir. Aslında doktorların "yumurta kanalı iltihabı" olarak saptadıkları durumu, kadınlar arasında "yumurtalık iltihabı" olarak bilinir. Kızlık zarları bozulmamış genç kızlarda bu tür iltihaplanmalar hemen hiç görülmez.
Devamını Oku »

18 Ağustos 2015 Salı

Adet Görme



Adet görme, kadın genital organları: yumurtalıklar, fallop borusu denilen yumurtalıklara giden kanal, rahim, vajina ve vulvadan oluşur. Yumurtalıklar, yumurtaları üretir ve korurlar. Ayrıca kadınlık hormonunu hazırlar ve kana verirler. Adet görme olayı, ortalama 28 günlük periyodlarda oluşur. Bu olay bir yumurtanın yumurtalıktan Fallop kanalına doğru atılması ile başlar ve takriben iki hafta zarfında, bu yumurtayı koruyabilecek ve besleyebilecek değişikliklere uğrayan rahime ulaşır. Bu yumurtanın rahimde kalıp hayat bulabilmesi ancak bir aşılama olayının olması ile mümkündür. Bu esnada rahim hafifçe şişer ve iç duvarını kaplayan zarımsı tabaka kalınlaşır. Bu durumdaki rahmin kanlanması oldukça artar ve rahme ait bezlerden özel bir mukoza salgılanır. Bu değişiklikler aşılanmış yumurtaya yer hazırlamak amacıyla oluşur. Yumurta aşılanmadığı takdirde bu yumurta ile beraber rahmin iç duvarında oluşmuş zarımsı tabaka, mukoza ve kan dışarıya doğru atılmaya başlar. İşte bu kanamalı devreye aybaşı akıntısı veya kanaması adı verilir. Bu devre genelde 6 gün devam etmekle beraber, her kadında değişkenlik gösterebilir. Bu arada adet çarkı da yine 25 ilâ 30 günlük bir süre içinde meydana gelir.

Adet Döngüsü Niçin Olur?

Adet döngüsü doğal olarak ve devamlı kadını gebeliğe hazır bir halde tutar. Buluğdan adet kesimine kadar olağandışı bir durum olmadığı takdirde düzenli devam eder. Kadın genital organlarında sürekli hayati öneme sahip olaylar olur. Bütün değişiklikler dünyaya gelecek çocuk için bir çeşit yer ve besin hazırlama amacı güder. Yumurta aşılandığı takdirde, yumuşak, rahat, gıda bakımından gayet zengin bir ortama girerek, şaşırtıcı değişiklik ve gelişmeler göstermeye başlar. Fakat çoğu zaman aşılanma olmaz, rahimde herhangi bir yerleşme oluşmaz ve gebeliğin sürmesi için oluşmuş diğer değişikliklerle beraber yumurta dışarı atılır ve bu adet döngüsü periyodik olarak devam eder.

Adet Evreleri Nelerdir

Adet devrinin birbirinden ayrı 3 evresi vardır. Bunlardan birincisine yumurta öncesi evresi denir. Adet birinci gününden başlar, iki hafta devam eder. Önce beyinin orta kısmında bulunan hipofiz guddesi bir hormon salgılayarak yumurtalıkta (Graaf folikülü) denilen ve kabarcığa benzeyen bir cisimcik meydana getirir. Her Graaf folikülü bir yumurta içerir. Genellikle bir devrede sadece bir tek folikül olgunlaşır ve hipofizin salgıladığı hormonunun etkisi altında içi bir sıvı ile dolar ardından foliküler hormon denilen hormonun salgısı başlar. Bu hormonun etkisiyle rahmin iç duvarında değişiklikler meydana gelir. Rahim gittikçe kalınlaşır ve yukarda bahsi geçen gelişmelere uğrar. Bu sırada Graaf folikülü gittikçe yumurtalığın duvarına yaklaşır ve nihayet yırtılarak yumurta dışarı çıkar. Karın boşluğuna doğru atılan bu yumurta, Fallop tüpü denilen ve yumurtalıkla rahim arasında birleşme görevi gören borunun yumurtalığa yakın ucunda bulunan huni biçimindeki delikten kanala girer. Yumurtanın yumurtalıktan çıkıp fallop borusuna girişine kadar geçen zamana yumurtlama müddeti (ovulasyon) adı verilir. Bu zaman son aybaşının birinci gününden hesaplanarak, adet devrinin 10 ila 16 ncı günü arasına denk gelir. İkinci evre yumurta sonrası evresi adını taşır. Bu evre takriben 10 gün sürer. Patlamış olan Graaf folikülünde bu esnada yeni bir iç salgı dokusu meydana gelir. Bu yeni oluşan dokuya Corpus luteum(sarı cisim) adı verilir. Sarı cisim progesteron veya sarı cisim hormonu denilen bir hormon meydana getirerek etkisini gösterir. Bu etki altında rahmin kanlanması çoğalır, rahimdeki bezlerin ifrazatı artar ve özel bir mukozamsı salgı meydana gelir. Böylece rahim aşılanmış yumurtayı alıp koruyabilecek bir özellik kazanır. Yumurta aşılanmamış olduğu takdirde aybaşı akıntısı olur. Bu, adet devrinin üçüncü evresi, yani kanama evresidir. Aşılanmamış yumurta rahime geldiği anda sarı cisim hormon salgısını azaltır. Bir kaç gün sonra rahmin iç duvarında oluşan zarımsı tabaka ayrılmaya başlar. Kan damarları büzülür ve rahim bezleri çalışmaz. Başlayan kanama 3 ila 6 gün sürer. Kanamanın başlaması ile beraber sonraki adet hazırlıkları, yani bu olayın tekrarı başlar. Değerli arkadaşlar bugün sizlere adet döngüsü ile ilgili bazı bilgiler verdik.  Hoşçakalın.



Devamını Oku »

11 Ağustos 2015 Salı

Seks Yogası

Seks Yogası Budizm ve Taoculuk

Seks Yogası başta Zen Budizm ve Taoculuk olmak üzere Hint ve Çin felsefe ve dinlerinin bir yorumcusu olarak büyük ün yapmış olan Watts Deney onu gösteriyor ki diyor, cinsel birleşme, zevk ve haz konusundaki beklentilere ne yeterli bir karşılık verebiliyor, ne de kadınla erkek arasında tam anlamıyla doyurucu bir ilişkiyi gerçekleştirebiliyor. Tek yapabildiği şey daha da büyük bir açlık, daha da amansız bir istekle bir kez daha, bir kez daha peşinden koşturacak kadar vaat ettiği zevkin azıcığını tadımlık olarak vermekten öte bir şey olmuyor. Hep bildiğimiz gibi oyun çok kez daha başlamadan bitiyor. Geriye kalansa beklentilerin gerçekleşememesinden gelen düş kırıklığı, gönül kırıklığı. Neden cinsel yaşantımız beklentilerimizin altında kalıyor? Neden verebileceklerinin tümünü alamıyoruz seksten? Çünkü her zaman acelesi, telaşı olan, her zaman bir şeyler elde etmek, bir şeyler kanıtlamak, bir şeyler başarmak çabası içinde olan bizler için, hiç acele etmeden, hiç telaş etmeden, karşılıksız ve emeksiz alınabilecek bir şey olabileceğine inanmak güçtür seks yogası asıl amacı

Seks Yogası Zevk ve Haz

Seks yogası zevk ve haz duymakla zevk ve haz duyma umuduyla birtakım girişimler içinde olma arasındaki büyük farkı göremiyoruz. Çabayla, zorla, parayla dünyanın en güzel kızıyla ya da en yakışıklı delikanlısıyla yatağa girmeyi başarabilirsiniz belki. Ama seks yogası asıl amacı haz duymaya gelince bu ilişkiden beklediğiniz yoğun, olağanüstü haz ve zevki, olağanüstü doyum ve mutluluğu elde edebilmeniz çabayla, zorla ya da parayla olabilecek bir şey değildir. En güçlü cinsel uyarılar bile bazen sizi buz gibi duygusuz bırakmış olabilir. Seks yogası, zevk almayı istemek başka bir şey, zevk almaksa bir başka şeydir kuşkusuz. Zevki zorla koparıp alamazsınız, tam tersine zevk alma istek ve telaşının yaratacağı gerginlik zevk ve hazzın kaynağını, çeşmesini kurutur. Zevk alma istek ve telaşından gelen gerginlik de içinde olmak üzere her türlü gerginlik yok edilip huzurlu ve rahatlatıcı bir ortam sağlanmadıkça elde edeceğiniz şey zevk ve haz değil, onun değersiz bir taklididir, düş kırıklığından, beklentilerinizin boşa çıkmasından gelen gönül kırıklığıdır.

Seks Yogası Zevk Almak

Seks yogası zevk almanın bir çaba, bir emek karşılığı olamayacağını iyice belirtmek için Zevk almak bir bağıştır, bir lütuftur, bir kutsanmışlıktır, diyor Watts ve bu sözleri birçok kez yineliyor yazısında. Burada hemen şunu söylemeliyiz. Seks yogası her türlü gerginliği yok edecek bir gevşeme sağlamaktan, zihni ve duyuları olabildiğince açarak en alıcı duruma getirmekten filan söz etmek kolay da, bunları gerçekleştirmek söylendiği kadar kolay şeyler değil. Bir de şu var: Böyle bir ruhsal durumu gerçekleştirmeye çalışıp çabaladığımız zaman zevk ve hazzı çabayla, zorlamayla elde etme yanılgısına biraz dolambaçlı olarak bir başka yoldan geri dönmüş olmuyor muyuz ? Seks yogası makalemizin sonuna geldik umarım faydalı olmuştur.
Devamını Oku »

4 Ağustos 2015 Salı

Kısırlaştırma

Kısırlaştırma Ameliyatlarının Dünyada Hukuki Zemini

Dünyanın birçok ülkesinde kısırlaştırma ameliyatları yasalara aykırı değildir. Bununla birlikte, aralarında hekimler de bulunan birçok kişi bu tür ameliyatların yapılmasına türlü nedenlerden dolayı karşıdırlar ve bunu kanunsuz bir işlem olarak nitelerler. İngiltere'de, Tıbbî Savunma Birliği adındaki bir kuruluş, kısırlaştırmayı öğütleyen propaganda kampanyasına başlamadan önce, işlemin kanunî olup olmadığı konusunda Adalet Bakanlığının kararına başvurmuştur. Verilen karar, ister tedavi nedeniyle, ister kalıtımsal nedenlerle, isterse başka bir nedenle yapılsın kısırlaştırma ameliyatlarının kanunsuz olmadığı yolundadır. Ancak kısırlaştırılacak kimsenin bu işleme tam anlamıyla rıza göstermesi kesinlikle gerekmektedir. Bu nedenle de, kısırlaştırma ameliyatı yapılmadan önce ameliyat olmak isteyen kişinin bir «kabul» ya da izin» belgesi imzalaması öngörülmektedir. Hatta İngiltere ve A. B. D.'de bu ameliyatları yapan jinekolog ve cerrahların çoğu belgenin her iki eş tarafında da imzalanmasını şart koşmaktadırlar.

Toplumun Kısırlaştırma Ameliyatlarına Bakışı


Kısırlaştırmanın tehlikesiz ve güvenilir bir doğum kontrolü yöntemi olarak benimsenmesi gün geçtikçe yaygınlaşmaktadır. İngiltere'de, Kraliyet Nüfus Planlaması Komisyonu tarafından 1949 yılında «tehlikesiz ve güvenilir» bir doğum kontrolü yöntemi olarak kabul edilmiş, «döllenme ihtimalini azalttığı ya da tamamen yok ettiği halde cinsel birleşmeyi mümkün kılmak amacıyla uygulanan her türlü yöntem »den biri olarak ilân edilmiştir. Son yıllarda erkeklerin kısırlaştırılmasına ilişkin tabular büyük bir hızla ortadan kalkmaktadır. Kısırlık erkek için utanç verici birşey olmaktan çıkmıştır. Vasektomi geçirmiş erkekler bu konuyu arkadaşları ile rahatça konuşabilmektedirler. Aynı şekilde, eşleri de kendi çevrelerinde kısırlaşma sorununu tartışabilmektedirler. Bu işlem halk arasında giderek yaygınlaşmaktadır.

Dünyada ve Türkiye'de Kısırlaştırma Ameliyatları


Amerika Birleşik Devletlerinde resmî kayıtlara geçmiş ilk kısırlaştırma işlemi (istek üzerine uygulanan) 1897 yılında yapılmıştır. O tarihlerde de şimdi olduğu kadar kolay ve tehlikesiz bir ameliyattı. ama toplumsal ve dinsel önyargıların etkisiyle hemen yaygınlaşmamıştı. Kısırlaştırma ameliyatları Pakistan'da geniş çapta uygulanmakta, Japonya'da ise ülkede çok yaygın olan çocuk aldırma ameliyatlarının yerini almasına çalışılmaktadır. Ama, kısırlaştırma ameliyatlarının en geniş ölçüde uygulandığı ülke Hindistandır. Yeryüzünde ilk kez olarak bir ayda yapılan ameliyat sayısı yetmişbeş bini aşmıştır. Türkiye'de gebeliği önlemek amacıyla yapılan kısırlaştırma ameliyatlarının sayısı oldukça azdır. Bu konuya ilişkin kanunlar kısırlaştırmaya izin vermemektedirler. Şurası kesindir ki, bugün uygulanmakta olan «normal» doğum kontrolü yöntemlerinin yerini alacak daha güvenilir yöntemler bulununcaya dek, kısırlaştırma ameliyatları gebeliği önleyici yöntemler arasında önemli bir yer tutmaya devam edecektir. Tabi bu yolu seçecek olan çiftler iyice düşünüp taşınmalı, belli bir rizikoyu göze almalıdırlar. Öte yandan, zorunlu kısırlaştırma, günümüzde hiçbir uygar ülke halkı tarafından kabul edilemeyecek kadar insanlığa aykırı birşeydir.
Devamını Oku »

28 Temmuz 2015 Salı

Homoseksüelliğin Tedavisi

Bugün sizlere homoseksüelliğin tedavisi  hakkında bilgi vereceğiz. Homoseksüellik bazı durumlarda psikanaliz yoluyla yarı yarıya homoseksüelliğin tedavisi yapılabilir. Ama psikanalizden geçen homoseksüelliğin tedavisi, homoseksüellik eğilimlerini tam olarak kaybetmesi kolay değildir. Oldukça geniş bir homoseksüellik tecrübesi olan kişiler, homoseksüelliğin her zaman için emin bir cinsel tatmin yolu olduğunu unutmazlar. Homoseksüelliğin tedavisi bu kişilere yapacağı yardım, eskiden yalnızca homoseksüel ilişkiler kurdukları halde, psikanaliz sonucu, bir takım heteroseksüel ilişkiler kurmaya başlamalarını sağlamak olacaktır. Yeni kurulan heteroseksüel ilişkiler, eski homoseksüel ilişkilerden daha doyurucu, ya da daha az doyurucu, ya da eşit derecede doyurucu olabilir. Bu, tedavinin başarı derecesine, ya da heteroseksüel denemeye girişmek üzere seçilen eşin kişiye uygun olup olmamasına göre değişir. Bazı durumlarda homoseksüelliğin tedavisi tümüyle olumlu sonuçlar verdiği gibi, bazı durumlarda da tamamen etkisiz kalır. Bu konuda alışkanlık büyük rol oynar. Homoseksüel bir kız, kadın arkadaşları ile giriştiği cinsel tecrübelerde Kunnilingus'a (vajina yalamak & emmek) alışmışsa, heteroseksüel birleşme sırasında erkek aynı şeyi uygulamaya kalktığında kız bir yenilgi duygusuna kapılabilir. Oysa bu yanlıştır, çünkü kunnilingus kadın erkek arasındaki cinsel birleşmelerde sık sık görülen bir şeydir. Aynı durum fellasyo(penis yalamak ve emmek) dolayısıyla da meydana gelebilir. Yani, bir kadın eskiden homoseksüel olan bir erkeğe böyle bir şey teklif ederse, erkek bunu yenilgisinin bir ifadesi olarak görebilir.  Oysa, fellasyo normal cinsel yaşamın özelliklerinden biridir. Homoseksüel erkeklerin, yalnızca eşleriyle anal seks yaparak orgazma ulaşabildikleri yolundaki inançlar, aslında gerçek dışıdır. Esasen bu tür davranışlar heteroseksüel ilişkilerde de görülür ama vücut yapıları dolayısıyla erkekler arasındaki homoseksüellik içinde daha sık uygulanır. Ancak homoseksüel ilişkilerde tatmin olmak için en çok kullanılan yöntem bu değildir. Kunnilingus, fellasyo ve karşılıklı mastürbasyon daha sık görülen yöntemlerdir. Karşı cinsten biriyle cinsel ilişki kurmaya çalışan homoseksüel kadın ve erkekler çoğu zaman tam anlamıyla anormal oldukları ve homoseksüel eğilimlerine hiçbir çare bulunamayacağı kanısına varırlar. Bunun nedeni, iki cins arasında normal diye bilinen, yani erkeğin penisinin kadının vajinasına girmesiyle meydana gelen ve nispeten kısa bir süre içinde, her iki tarafın da orgazma ulaşmasını sağlayan, cinsel birleşme yoluyla tatmin olamamalarıdır.
Homoseksüelliğin Tedavisi Bilinen Yanlışlar
Bu yol en ideal olabilir, ama normal sözcüğünden en sık görülen kastediliyorsa, en sık görülen her zaman en normal olmayabilir. Çoğu kişi her kadınsı görünüşlü erkeğin homoseksüel olduğunu zanneder. Bu da doğru bir yargı değildir.  Birçok homoseksüel erkek her bakımdan erkeksi bir görünüşe sahiptir. Ayrıca, kadın homoseksüeller arasında erkeksi görünüşlüler olduğu gibi, son derece kadınsı görünüşlü olanlar da vardır. Heteroseksüel kişiler arasında daha çok fahişelerle ilişki kurmayı tercih edenler olduğu gibi, para karşılığında bazı homoseksüellerle ilişki kuran bir takım erkek fahişeler bulunmaktadır. Homoseksüeller arasında sadist ya da mazoşist eğilimli kişiler olması da olağandır. Bu tür eğilimleri olan kişilere heteroseksüeller arasında da rastlanır. Kadınsı yanlarını aşırı davranışlarla ortaya koyan homoseksüeller ve yalnızca erkek fahişelerle ilişki kuranlar, düzgün bir hayat yaşayan kimseye zararı olmayan homoseksüellerin de adını kötüye çıkarmışlardır. Unutulmamalıdır ki; ünlü kişiler, sanatçılar, yazarlar arasında da homoseksüeller vardır. Bu kişiler, cinsel yönleriyle değilse bile, diğer birçok yönleri ile topluma yararlı olmuş kişilerdir. Değerli arkadaşlar bugünkü makalemizde homoseksüelliğin tedavisi konusu ile ilgili bazı notlar paylaştık tekrar görünceye kadar sağlıklı ve mutlu kalın.
Devamını Oku »

21 Temmuz 2015 Salı

Rahim Kanseri Belirtileri

Makelemize geçmedne önce sizelere rahim kanseri belirtileri hakkında bilgiler verelim. Rahim kanserinin şimdiye dek bilinen en erken ve yaygın belirtisi, bu kansere yakalanan kadınların % 80'inin bildirdiği, rahim kanseri belirtileri genelde  vajina yoluyla gelen anormal kanamadır. Kanama intermenstruel (iki adet arasında) ve ancak çamaşırları lekeleyecek kadar olabilir. Ya da, adet sırasında ya da iki adet arasında, uzun ve ağır bir kanama olabilir.Bir diğer rahim kanseri belirtileri ise daha önceden adetten kesilmiş menopoz sonrası kadınlarda, hastalığı gösteren bir işaret olabilir.
Rahim kanseri ilerledikçe, başka belirtiler de ortaya çıkar. Doğumun erken sancılarıyla hemen hemen aynı niteliklerde karnın alt bölümünde kıvrandırıcı ağrılar, pelviste gerginlik ve rahatsızlık duygusu, karnın alt bölümünde baskı gibi. Rahim kanseri belirtileri diğeri ise mesane sıkıntısına ve mesaneyi normalden daha sık boşaltma gereksinimine yol açabilir. Cinsel ilişkiden sonra kanama olabilir. Kimi zaman rutin bir servikal smear testinin rahim kan seri hücrelerinin saptanmasını sağladığı olur, ama bu. rahim kanseri belirtilerini, rahim kanserine  yakalandığı belirlenen kadınların ancak yarısında olur.

Rahim Kanseri Belirtileri ve  Tanı Koymak

Çoğu zaman tanı, ancak kuşkulu belirtilerin rahim döşemesinin gevşetilip kürtaj (kazıma) uygulanmasına nedne olmasından sonra ve kazıntı maddesinin mikroskop altında incelenip habis hücrelerin görünmesiyle tanı konulabilir. Bu makalemizde sizlere rahim kanseri belirtileri hakkında bilgiler verdim umarım yararlı olmuştur.
Devamını Oku »

22 Nisan 2015 Çarşamba

Fantazi İç Giyim Reklamları



Devamını Oku »

16 Nisan 2015 Perşembe

İç Çamaşırı Modelleri

Hepimizin bebeklikten başlayarak kullandığımız iç çamaşırı modelleri ve onları meydana getirmek için yapılan iç çamaşırları, iç giyim dünyasını oluşturuyor. Bu ürün gruplarının içine erkekte külot, atlet kadında külot, sütyen başta olmak üzere korse, bustiyer, çorap, mayo, gecelik pijama, sabahlık gibi giyim eşyaları giriyor. Ama buralarda en önemli şey iç giyimin başlı başına bir modası olması. Hem de bu moda yılda iki kez değişiyor. Bu moda o kadar hızlı ilerliyor ki neredeyse günlük giyim kuşam modası ile baş başa gelmiş bir durumda. Bayanlar da özellikle daha çabuk uyum sağladığı iç çamaşırı modası her geçen gün önemini arttırarak gelişmeye ve yenilenmeye devam ediyor.

Fantazi İç Çamaşırı Modelleri

Sadece gündelik hayatta kullanılan iç çamaşırı modelleri yanı sıra fantazi iç çamaşırı modelleri de oldukça fazla talep gören ürün grupları arasında yer almaktadır. Türkiye’nin önde gelen iç çamaşırı üreticileri ürün yelpazelerinde artık fantazi iç çamaşırı modelleri çeşitlerine yer vermeye başladılar ve aslında iyide yapmaya başladılar. Bayanların bir çoğunun giymekten keyif aldığı fantazi iç çamaşırı modelleri de bu modaya her geçen gün ayak uydurmaya başladı. Bu duruma şöyle bir göz atacak olursak erkeklerin hiçte şikayetçi olmadıklarını da görebiliyorsunuz. Tabii ki hangi erkek seksi bir iç çamaşırı giymiş bir kadına kayıtsız kalabilir ki. Aslında biz kadınlar erkekleri bu konuda biraz çaresiz bırakıyoruz.

Fantazi Erkek İç Çamaşırı Modelleri

Erkeklerin en sık karşılaştığı sorunlardan bir diğeri de, kısıtlı iç çamaşırı modelleri içerisinde onu tatmin edecek iç çamaşırı ürünleri bulamamasıdır. Bu ihtiyaçtan yola çıkan www.fantaziiccamasirlari.net sitesinin koleksiyonlarıyla, evinin rahatlığında alışveriş yapmak isteyenlere sesleniyor. Gündelik erkek iç çamaşırı modelleri yanı sıra çok daha farklı bol fantazili modeller yer alan bu tavsiye ettiğim siteden fantazi erkek iç çamaşırı modelleri için kapıda ödeme avantajlarından faydalanarak satın alabilirsiniz. Ancak alacağınız bu fantazi erkek iç çamaşırı modellerini gündelik yaşamda değil de, evinizde özel anlarınızda giymenizi tavsiye ederim… Malum pantolonunuzu nerede çıkaracağınız belli olmaz :)

Devamını Oku »

14 Nisan 2015 Salı

Tasarımcı Aslı Abbasoğlu

Moda dünyasının başarılı bayan tasarımcılarından tasarımcı Aslı Abbasoğlu farklı çizgilere sahip ilgi çekici tasarımlarıyla göze çarpıyor. Siyah ve beyaz etrafında toplanan oldukç minimal görünen bir dünyası var Aslı Abbasoğlu'nun. Fakat bu sadeleşme için önce biraz dolmak, hatta içerde çok renkli olmak gerekiyor. Stil akıldadır diyen tasarımcıya konuk olduk. Aslı Abbasoğlu'nun stili için bu kadar yaratıcı bir tanımlamayı ben yapmış olmayı çok isterdim fakat kendisi Tvvitter'daki biyografisine böyle yazmış. Karanlık tarafı temsilen Batman, eğlenceli ve şatafatlı tarafı temsilen New York'un efsanevi stil ikonu Nan Kempner. 

Tasarımcı Aslı Abbasoğlu Hakkında

Ne ikili ama! Robert Koleji'nin ardından Parsons'da Moda Tasarım bölümünü bitiren ve Türkiye'ye dönüp Beymen'de çalışmaya başlayan tasarımcı Aslı Abbasoğlu sekiz yıldır markanın çatısı altında fikir yürütüyor, kalem oynatıyor. Önce Beymen Club ve Blender Originated koleksiyonu ve şimdi de Beymen Academia.. Kendisi de alışveriş yaparken uzun süre giyebileceği yatırım parçalarına yöneldiği için elinden genelde zamansız ve pratik tasarımlar çıkıyor. Kıyafetlerin atılmasına tahammülü olmadığı için. bir sonraki yıl bunu neden almışım ki diye soracağı, içinde rahat etmeyeceği parçaların hayatında yeri yok.

Tasarımcı Aslı Abbasoğlu Kimdir

"Bir şeyi iki dakikada giyebilmeli ve iki dakikada bavula atabilmeliyim. Bunu söylemek klişe olabilir ama gerçekten özel tasarımları taşıyabilmek için altında yatanı bilmek, derinliğine hakim olmak gerek. Giysiler bunun yalnızca küçük bir parçası. Bir markanın son ayakkabısını giymekle stil sahibi olunmaz. Bir kadın yalnızca tişörtle de stil sahibi olabilir. Stil akıldadır" diyor tasarımcı Aslı Abbasoğlu. Nitekim ona ilham verenler, gözü kadar aklına da hitap ediyor. Amerika'nın Batı yakasına yapmış olduğu seyahat Academia'nın kış sezonuna yön verecek kadar heyecanlandırmış Abbasoglu'nu. Başarılı tasarımcımız umarız bundan sonraki çalışmalarında başarısını yükseltmeye devam eder.
Devamını Oku »

30 Mart 2015 Pazartesi

Stres Sandığınızdan Tehlikeli

Stres sandığınzdan tehlikeli. Etraftaki bu veri kirliliğinden etkilenmemek çok kolay olmayabilir biliyoruz. Ancak modunuzu düşürmeden akıl sağlığınızı korumak sizin elinizde. Çevresel faktörler yüzünden kendinizi gereğinden fazla sinirli hissedebilirsiniz. Bu yüzden farkında olmadan sesinizi yükseltebilirsiniz ve içinizden insanları yumruklamak gelebilir. Şiddete meyilli bir hal alabilirsiniz. Zaman içinde bu, sağlığınızı ciddi anlamda etkileyebilir. 

Günlük Hayatta Stres

Stres sandığınızdan tehlikeli. Stres hormonu olan kortizol salgılamaya başlarsınız; bu da kalp ritminizi ve tansiyonunuz dahi etkiler. Stresin vücuda zararları öyle bir hal alır ki beraberinde kilo alımları, depresyon ve hatta kalp rahatsızlıkları yaşanabilir. Açıkçası bizi aslında hiç de ilgilendirmeyen konuları kafaya takmamız ve stres sandığımızdan daha tehlikeli. Sırf arkadasınız ya da bir tanıdığınız olduğu için paylaşımlarıyla ya da tavırlarıyla sinirinizi bozan kişilere maruz kalmak zorunda değilsiniz. Yok, saymayı deneyin. Takibi bırakmak istiyorsanız, bırakın gitsin.

Stresten Kurtulma Yöntemleri

Stres sandığınızdan tehlikeli. Duyduğunuz o popüler olan ama sizi hiç açmayan müzik sinirinizi mi bozuyor, mekanı terk edin gitsin. Sizin kıymetli sinirlerinizden daha önemli olamaz. Uzmanlarda aynı tavsiyede bulunuyor. Stresi hayatınızdan çıkarabildiğiniz kadar çıkarın. Şahsi fikrimiz, akıllı telefonlardan da biraz uzak durmamız gerektiği yönünde. Aksi halde işin ucunu kaçırıp aslında hiç merak etmediğimiz konulara çoktan dalmış bulabiliyoruz kendimizi, öfke vücudu yıpratıyor. Unutmayın stres sandığınızdan tehlikeli. Hiçbir zaman size ne kadar zarar verdiğini kestiremezsiniz.
Devamını Oku »

1 Mart 2015 Pazar

Güçlü Ve Sağlıklı Saçlar

Yaz mevsimineaz bir süre kaldı. Gereken bakımlarınızı tamamlamanızın zamanı geldi. Güzelliğinize güzellik katan saçlarınız tabii ki bakımda yine ön planda. Güçlü ve sağlıklı saçlar için neler yapmanız gerekir öğrenmek için isterseniz hiç durmadan makalemize başlayalım. Soğuk havanın yaza yakışmadığı gibi ayrılmış saç uçları da Ağustos ayına hiç yakışmıyor. Nemi buharlaştıran güneş ışınları kuruluğa neden oluyor ve saç uçlarında başlayan bu hasar saç diplerine doğru ilerliyor. 

Güçlü Ve Sağlıklı Saçlar İçin Öneriler

Şimdi tam sağlıklı uzun dalgalar için mücadele verme zamanı! Güçlü ve sağlıklı saçlar sahibiyseniz yazın saçlarınıza farklı modeller uygulamanın ne kadar eğlenceli olduğunun farkındasınız (kumsal dalgaları, saç örgüleri, vs.) ama, "Perişan hale gelmiş saçların en iyi arkadaşı makastır," diyor saç stilisti Jet Rhys. Her dört haftada bir, saç uçlarınızdaki kırıkları aldırın. (Bu saç uzmanlarının, "Sadece şu kadarcık keseceğim," dedikleri şey.) Böylece ayrık ve çatallaşmış saç uçlarınız yukarı doğru ilerlememiş olur ve saçlarınızın sağlıkla uzamasını sağlarsınız. Güçlü ve sağlıklı saçlar için "Saç lastik bir ip gibidir," diyor saç stilisti Nunzio Saviano. "Çok uzatırsanız kopuverir." 

Güçlü ve Sağlıklı Saçlar İçin Beslenme

Elastin ve bitkisel yağlar içeren şampuan öncesi arındırıcı saç kremi kullanmak saçlarınıza canlılığını verirken saç tellerinizi de korur. Birkaç dakika bekletin ve durulayın ardından yapılandırıcı ve nem veren bir şampuanla yıkayın. Shea, jojoba ve badem gibi doğal yağların bulunduğu saç bakım spreyleri, saç tellerini gelecekteki kırılmalara karşı güçlendirmek için köklere derinlemesine işliyor ve kabaran saçları düzeltiyor. Güçlü ve sağlıklı saçlar için saç tellerine uygulanan biyotin içeriği zengin yapılandırıcı saç bakımları aynı zamanda yıpranmış saç uçlarını da onarır.
Devamını Oku »