hermafroditizm nedir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hermafroditizm nedir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ekim 2015 Salı

Hermafroditizm

Hermafroditizm, Lydston [1889], Kiernan [1888] ve Chevalier'in [1893] eşcinsellik ihtimalini açıklama çabasıyla ortaya koyduğu varsayımlarda popüler görüşlerdeki yeni bir çelişki ortaya çıkmaktadır. Popüler inanışa göre bir insan ya erkektir ya da kadın. Ama bilim, cinsel özelliklerin belirsiz, dolayısıyla cinsiyet belirlemenin zor olduğu olaylardan haberdardır. Bu her şeyden önce anatomi alanında ortaya çıkar. Söz konusu kişilerin cinsel organları hem erkek hem de kadın özellikleri taşır. (Bu tür kişilere hermafrodit denir.) Ender olaylarda her iki cinse ait cinsel organlar da tam gelişmiş olarak aynı kişide bulunur (gerçek hermafrodit); ama çoğunlukla her iki cinsel organlar grubu da atrofik [körelmiş] bir durumda bulunur. Bu anormalliklerin önemi, normal gelişmeyi anlamamızı kolaylaştırmalarında yatmaktadır. Çünkü görünen odur ki belli bir düzeyde anatomik hermafroditizm normal olarak ortaya çıkmaktadır. Her normal erkekte veya kadında karşı cinsin cinsel organlarının izleri bulunur. Bunlar ya organ kalıntıları olarak işlevsiz bir şekilde varlığını korur, ya da değişikliğe uğrayarak başka işlevler kazanır.

Hermafroditizm Anatomisi

 hermafroditizmin ruhsal ve bedensel belirtileri eşliğinde ortaya çıkması gerektiğini varsaymaktır. Ama bu beklenti boşunadır. Varsayılan ruhsal hermafroditizmle kesin olarak kanıtlanan anatomik hermafroditizm arasında böylesine yakın bir ilişki olduğunu göstermek imkânsızdır. Eşcinsellerde cinsel içgüdüde genel bir düşüş ve organlarda hafif bir anatomik atrofi (körelme) sık sık gözlenir (kar. Havelock Ellis [1897]). Sık sık böyledir, ama elbette düzenli, ya da genelde değil. Dolayısıyla eşcinsellikle bedensel hermafroditizmin bir bütün olarak birbirinden bağımsız olduğu gerçeğini kabul etmek gerekir.
Anatomide uzun süredir bilinen bu gerçekler, başlangıçta çift cinsiyetliliğe olan fiziksel yatkınlığın evrim süreci içinde tek cinsiyetli bir yapıya dönüştüğünü ve atrofiye uğrayan [körelen] cinsiyetten geriye sadece birkaç iz bıraktığını düşünmemize yol açar. Bu hipotezi ruhsal alana da uygulamak ve olanca çeşitlemesiyle eşcinselliği ruhsal hermafroditizmin [çift cinsiyetliliğin] bir dışavurumu olarak açıklamak insana cazip gelir. Sorunu çözüme bağlamak için gerekli olan tek şey eşcinselliğin düzenli olarak
İkincil ve üçüncül [tali] cinsel özelliklere ve eşcinsellerde karşı cinsin özelliklerine sık sık rastlanmasına da çok önem atfedilmistir (kar. Havelock Ellis [1897]). Bu da çoğunlukla doğrudur; ama genelde bir cinsin tali cinsel özelliklerinin sık sık karşı cinste de gözlendiğini unutmamak gerek. Bunlar hermafroditizm belirtileridir, ama cinsel nesnede eşcinsellik yönünde bir değişiklikle birlikte ortaya çıkmazlar.

Hermafroditizm Cinsel Nesne

Cinsel nesne değişimine en azından kişinin diğer ruhsal niteliklerinde, içgüdülerinde ve kişisel özelliklerinde karşı cinsinkilere özgü paralel bir değişmenin eşlik etmesi halinde ruhsal hermefroditizm savı nesnel bir temel kazanacaktır. Ama sadece escinsel kadınlarda bu türden bir kişilik değişikliği düzenli olagözlenebilir. Erkeklerde eşcinsellikle tam bir ruhsal erkeksilik arada bulunabilir. Ruhsal hermafroditizm inancı korunacaksa, bunun çeşitli alanlardaki dışavurumlarının, karşılıklı belirlenmenin ancak hafif belirtilerini gösterdiğini eklemek gerekecektir. Dahası aynı şey bedensel hermafroditizm için de geçerlidir: Halban'a (1903)1 göre organ körelmeleri ve tali cinsel özellikler birbirinden önemli ölçüde bağımsızdır. Çift cinsellik teorisi en kaba şekliyle erkek eşcinsellerin bir sözcüsü tarafından dile getirilmiştir: "erkek bedenine hapsolmuş bir kadın beyni." Ama kadın beyninin ne olduğunu bilmiyoruz. Psikolojik sorununun yerine anatomik sorunu koymaya ihtiyaç da, gerek de yok. KrafftEbing'in açıklama girişimi Ulrichs'in kinden daha kesin gözüküyor, ama özünde ondan farklı değildir.. KrafftEbing'e [1895, 5] göre her bireyin cinsel yatkınlığı onu erkek ve dişi beyin merkezleriyle olduğu kadar, bedensel cinsel organlarıyla da donatır; bu merkezler ancak çoğunlukla ergenlikte, başlangıçtaki yatkınlıkta bunlardan bağımsız olan cinsel salgı bezinin etkisi altında gelinir. Ama yukarıda erkek ve kadın beyni için söylenenler aynı ölçüde erkeklik ve kadınlık "merkezleri" için de geçerlidir; bu arada beynin bazı bölgelerinin ("merkezlerinin") örneğin konuşma merkezlerinde olduğu gibi cinsiyet işlevlerine ayrıldığını varsaymak için hiçbir nesnel temelimiz yok. Hermafroditizm makalemizin sonuna geldik görüşmek üzere..
Devamını Oku »